(((((NİSAN 2016))))




      ANLAYIŞ ZİNCİRİ


    Bir  insanın gözlerinde herşeyi duyabilirsiniz. Onun hayatını ,kişiliğini, varoluşunu ,dününü hatta yarınını bile gözlerinde bulabilirsiniz. Tabi bakmak ile görmek arasındaki farkı hissedebiliyorsanız karşınızdaki insanın gözlerindeki yaşamı anlayabilirsiniz. Gözlerine dalarak orada yaşayabildiğimiz kişi ancak gerçek anlamda tanıyabileceğimiz kişidir. Bir insanı tanımadan onun hakkında birşeyler duysak bile unutmamalıyız ki ilk ve etkili temas gözlerle olur. Oradan güven duygusunu alabildiysek devamında da umut var demektir. İnsanlar gözleriyle mimiklerine etki edebildiği için kendilerini iyi ya da kötü anlamda ele veren gözleridir. Çünkü sır tutmayı bilmezler. Gizlemek doğalarında yoktur. Renkleri kadar açık ve nettir ele verdikleri. Nitekim gözler ile anlaşabilmek deyimi de buradan hareketle oluşmuş olabilir kimbilir. ’Bir insanın gözlerine aşık olunur’. Hani öyle der kimileri. Aslında biraz olsun hak vermek gerekir. Göz yoksa hissiyat da yok denecek kadar azdır çünkü. Gözlem yeteneğine etki eden gözlerimiz, karşıdakine de bağlanma arzusunu bu yolla getirir. Bu nedenle göz teması kurarken dikkat edilmesi gerekir. Çünkü her gözün alfabesi farklıdır. Giz perdesiz bir organla temas; herşeyi bir anda olup bitirebilir. Tabi karşınızdakini tanıma gücünü kendinizde bulabiliyorsanız gözlerinin içine bakmaktan da kendinizi alıkoymayın. Çünkü duyup, duyabileceğiniz her şey oradadır.

   Bir insanın gözlerinde her şeyi duyabildiğiniz gibi ona sadece beyniyle inanabilirsiniz. İşte o meşhur kontrol mekanizmamız. Fikirlerimizi, hislerimizi yani aslında tüm fonksiyonlarımızı yöneten o etkin güç .İnsan bana göre dış görünüşüyle değil, fikirleriyle var olduğu için karşımızdakine inanma gücümüz fikirlerinin niteliğiyle sınırlıdır. Dış görünüşle hoşlanır ancak fikirlerle sevebilirsiniz karşınızdakileri. Beyinleri okuyabilmek gibi bir yetimiz olmadığı için beyinlerin ürettiği ip uçlarına ihtiyaç duyarız çoğu zaman. Ayrıca ikna kabiliyetimizin de sınırları karşımızdakinin beyninin yönettiği ikna kabiliyetinin gücüyle sınırlıdır. Bu nedenle bizi yöneten, fikirlerimize yön veren bu güce itaat ederiz. Eğer birine inanmak istiyorsak, fikirlerini duyduktan sonra onları okuyabilmemiz gerekir. Aksi halde gözlerinde her şeyi duyabiliriz, fakat onun fikirlerini okuyamadığımız için ona inanamayız.

   Bir insanın gözlerinde her şeyi duyabiliyoruz, beyniyle de inanabiliyoruz. Sizce de bir şey eksik kalmadı mı? Güvenmek… Unutulmamalıdır ki bir insana sadece ama sadece kalple güvenilebilir. Duymak, inanmak onu tam olarak anlamaya yetmez. Güvensiz bir anlayış zinciri her an kopmaya hazırdır. Duyuları ve inancı sağlamlaştırmanın yolu kalpten yani güvenmekten geçer. Beyin mantığa hükmeder. Kalp ise bağlılığa ve güvene. Görüldüğü gibi anlayış zincirinin son ve tamamlayıcı halkası kalpten gelen güveni yaşamaktır. Bu zincirin temelini ise sorarsanız  tabiki vereceğim cevap kalp olacaktır. Çünkü tamamlanmamış her şey kırılgandır. Son halka kalbe yaşama gücü veren güven duygusu vücudu ayakta tutan temel güçtür. Çünkü insan kalpten gelen duygularıyla vardır ve ancak bu şekilde beynine hükmetme gücünü kendinde bulacaktır.


 KİTABIMDAN BİR YAZI AMA, SÖZ VERMEYEYİM ÇÜNKÜ İKİNCİ KİTAPTA DA BULABİLİRSİNİZ.BEN YAZMAYA DEVAM EDİYORUM.BAZEN KARARSIZ KALIP BAZI DENEMELERİ İLK KİTABA KOYMAKTAN VAZGEÇEBİLİYORUM FAKAT BU ANLAYIŞ ZİNCİRİNİN BENİM İÇİN YERİ HEP AYRI OLACAK.BU HAYATTA EN GÜZEL ŞEY YAZMAK İNSANLARIN YÜZÜNE SÖYLEYEMEDİĞİNİZ,HATTA ÇOĞU ZAMAN KENDİNİZE BİLE İFADE EDEMEDİĞİNİZ BİR ÇOK ŞEYİ BU YOLLA YAPARAK HUZURA ERİYORSUNUZ.ALABİLDİĞİNE YAZMAK ELEŞTİRİ KAVRAMINI BİLEN KİŞİLERİ DİNLEMEK VE DEVAM ETMEK PAHA BİÇİLEMEZ :)BUNUN DIŞINDAKİLER İSE İLGİ ALANIMDA DEĞİL....

Yorumlar

Popüler Yayınlar